From: Nilgün Belma Bugüner (nilgun@superonline.com)
Date: Mon 10 May 2004 - 10:31:49 EEST
Pazartesi 10 May 2004 05:39 sularında, R. Tolga KORKUNCKAYA şunları yazmıştı:
> ----- Original Message -----
> From: "Nilgün Belma Bugüner" <nilgun@superonline.com>
> To: <dernek@liste.linux.org.tr>
> Sent: Sunday, May 09, 2004 6:57 PM
> Subject: [dernek] Re: genelkurmay aciklamasi
>
> > Selam,
> >
> > Siz de STK'nın içindeki S'ye takılmışsınız.
> > O sivil, bizim bildiğimiz sivil değil, bir çeviri
> > hatasıdır. Aslı gönüllü olacaktı.
> >
> >
> > Asıl sorun devlet/hükümet organlarının kendilerine
> > STK demesinde onlar gönüllülerden oluşmuyor ki.
> >
> > Örneğin TMMOB, EMO ve benzeri meslek odaları birer STK
> > değildir. Kanunla kurulmuş, kanuni görevleri (tüzükleri
> > TC kanunudur) olan birer kurumdur. Üyelik zorunludur, gönüllü değil.
> > Toplumsal örgütse üyeleri öncelikli olmalı değil mi?
> > Hayır, öncelik kurumun varlığıdır.
> > Üye harcanabilir.
> >
> >
> > LKD'de çok farklı değil gibi görünüyor. Bir YK aday adayı bu
> > listede bozuk para gibi harcandı. Neden? Önce statüko
> > geliyor da ondan, statükoyu koruyacağından emin olunamamış...
> > Açıkça söylendi. Ben bu kafa yapısı değişmediğinden
> > hala LKD üyesi değilim. Uzun süre de olmayacağım görünüyor.
>
> Statuko dedigimiz seyin kurumlarin kendilerinde degil onu olusturan
> kisilerin kafalarinda oldugunun altini cizerek sunu belirtmek isterim ki,
> LKD genel isleyis ve kanunsal anlamda uyeleri ve yasal organlari ile, ama
> faaliyet ve dogasi geregi liste katilimcilari ve gonulluler ile yasayan bir
> organizma. Bu anlamda siz de benim gibi (uye ve uye olmayan) bu statukonun
> olusmasinda ve ortaya konmasinda en az benim kadar pay sahibisiniz.
> Dolayisi ile "hepimizin" kafasinda yer etmis bazi "yanlislar" var ise bunu
> cozmek sadece bana degil size de duser.
> Acaba yaniliyor muyum?
>
Yanılmıyorsunuz. Ben şimdi bana düşen tarafını yapıyorum:
Kamu alanı denince kafalar pek berrak değildir. Neden?
Kamu alanı olarak belirlenmiş, kamu kuruluşu niteliğindeki
pek çok kuruluş kanun zoruyla özelleştirilmiştir. Bunu yaparken de
devletçilik suçlaması kullanılmıştır. Devlet ve kamu alanı birbirine
girmiştir. Devlet malı, kamu malı değildir demek noktasındayız.
Çünkü devlet bu uygulamayla ben kamu değilim demiştir. Ayrı bir
kimlik oluşmuştur. Bu bakımdan kafalar karışıktır.
Bakın kamu (tek tek bireyler) linux'u sahiplenemiyor. Onunda
elinden alınıp özelleştirileceği kaygısında. Özel girişimlerde
bu kapsamda değerlendiriliyor, çıkar ilişkileri çerçevesinde
gelişebiliyorlar. Asıl gönüllü oluşumlar, destek bulamıyoruz.
Kamu alanının sınırlarının belirlenme ihtiyacı giderek önem
kazanıyor.
Kamu kavramını FSF'nin ortaya koyduğu şekliyle ele aldığımızda
karşımıza evrensel bir kamu alanı ortaya çıkıyor. Bu alanda
ne devletler, ne özel şirketler, ne de kurumlar var. Sadece
tek tek bireyler var. FSF bunların üzerinde değil. Sadece
bu alanın gerektirdiği hukuki yapıyı korumayı amaçlamiş bir kurum.
Bu hukuki yapının kanunlarımız çerçevesinde bir hükmünün olmadığı
söyleniyor. Hukukçu değilim ama bunun hükmü yoksa BSA neden var
sorusu akla geliyor... Neyse hukukçukarın bir bildiği vardır.
O halde bir hukuki yapıya ihtiyaç var.
LKD'nin de bu tür bir amacı olmalı, yoksa ana yapıdan kopuk
bir görüntü oluşuyor. LKD giderek bir meslek/sektör örgütü yapısı
çizmeye başladı. Çağatay beyin gerekçelerini açıkladığı iletisinde
bu eksiklerin/yanlışların giderilmesine yönelik açılımlar gördüm.
LKD bu hukuki yapının bir ihtiyaç olduğunu anlatabilecek ve
bunu gerçekleşmesini sağlayabilecek tek kurum.
Ama ne var ki, Çağatay beyin yapmak istedikleri sanki asıl ihtiyaç
değilmiş de başka ihtiyaçlar (eş/dost/ahbap ilişkileri) daha önemliymiş gibi
bir hava esti. Bu hava hep esip kavuruyor zaten. Şu havayı bir kovsak önce...
Çağatay beye lütfen bir şans tanıyın. Belki birşeyler değişir.
Not: Bu ortamda şahsen tanıdığım sadece iki kişi var Çağatay
bey onlardan biri değil.
Esen kalın,
Nilgün
> Saygilar.
>
> --
> r.tolga