[Pardus-kullanicilari] Ubuntu ve Pardus

Hamit Giray Nart hgnart at groupwain.net
12 Eki 2008 Paz 11:28:43 EEST


Beytullah Bey merhaba,
Bu türevlere "dağıtım" denir. Farklı dağıtımların oluşturulmasının sebebi ise 
Linux'un geliştirilme sürecidir. Tam adı GNU/Linux olan çekirdek + Genel Kamu 
Lisansı işletim sistemleri projesi'nden oluşan sisteme bilgisayar 
kullanıcıları kısaca "Linux" derler.
Linux'un temelinde Unix yatar. Aynı işletim sistemleri olmasalar da Linux, 
Unix'in veliahdı olarak kabul edilir ve çıkış kaynağı Unix'tir.
IBM şirketi, ilk bilgisayarı yaptığı zaman, Amerikan Patent Ofisi'nden bu 
makinenin 
patentini almak ister. Ancak ofis, makinenin pek çok elektronik devreden 
oluştuğunu, bir başkasının farklı marka ve modelde devreler kullanarak bu 
makinenin benzerini yapabileceğini ve bunun herhangi birine ait özgün bir 
tasarım olamayacağını belirterek IBM'e patent vermez. IBM patent alamayınca 
PC'yi tekeline alamaz ve elektronik firmaları kendi PC'lerini üretmeye 
başlarlar.
İkinci olaraksa IBM kendi bilgisayarı için yapılmış olan işletim sisteminin 
dağıtım haklarını kendine bağlı çalışanlardan olan Bill Gates isimli şahıstan 
tamamen almaz. Böylece Gates denen bu adam, IBM için yaptığı ve PC-DOS 
denilen bu işletim sistemini MS-DOS adıyla diğer bilgisayar üreten firmalara 
da satma şansını yakalamış olur. 
Ancak DOS "Sıralı iş düzeni" 'nde (Batch Processing) çalışabiliyordu. İşletim 
sistemi komutları bir sıraya dizerek, birini bitirip diğerine başlıyordu. 
Gönderdiği bir komutun yanıtını bekleyen kullanıcı, bir önceki uygulamanın 
bitmesini beklemek zorundaydı. Artık ne kadar bekleyeceğini ise bilemezdi.
Bundan rahatsız olan AT&T, MIT Üniversitesi ve General Electric'in ortak 
çalışmaları ile MULTICS denilen sistem ortaya çıktı. Yani "Çoklu bilgi ve 
hesaplama sistemi".  Ancak sistem çok hantaldı. 
MULTICS ekibinde çalışan Ken Thompson, uzay araştırmalarında kullanılan 
simulasyon programları üzerinde çalışıyordu. Bu programlar sistemi çok 
zorluyor ve proje arkadaşlarından sürekli şikayetler alıyordu. Bu yüzden 
Thompson, kimsenin sistemi kullanmadığı zamanlarda çalışabiliyordu ve bu 
durumdan da son derece rahatsızdı. Bu sebeple hantal MULTICS'in yararlı 
bulduğu ve kendi isteklerine cevap verecek özelliklerini alıp sistemi yeniden 
geliştirdi. Adını ise MULTICS'ten esinlenerek UNICS koydu. Böylece 
Unix'in ilk versiyonu olan UNICS, 1970 yılında Ken Thompson'un DEC marka, 
PDP-7 model, zamanına göre bile eski sayılabilecek olan bilgisayarında ortaya 
çıktı. 1972 yılında Bell Labs.'da çalışan Dennis Ritchie ve Brian Kernighan 
geliştirdikleri "C" programlama dili üzerindeki çalışmalarını tamamlayarak, 
1973 senesinde C dili ile UNICS işletim sistemini baştan yazarak adına UNIX 
dediler. Böylece UNIX, "yüksek seviyeli bir dille yazılmış, donanımdan 
bağımsız çalışan ve çoklu-işlem ve çoklu-kullanıcı çalışmasını sağlayan ilk 
işletim sistemi" olarak ortaya çıkmış oldu.
(Buna bizzat kendinizde şahit olabilirsiniz. Binlerce dosyadan oluşan 2-3 
GB'lik bir dizini silerken bir uygulama çalıştırın. 700-800 MB'lik tek 
dosyayı bir sürücüden diğerine kopyalarken, aynı boyutta başka bir dosyayı 
farklı bir sürücü ya da dizine bir kopyalamaya çalışın. Bunu Windows'ta bir 
deneyin bakalım ne oluyor? Bir de Pardus'ta deneyin. (Windows'a biraz avans 
verelim, Pardus'ta arkada bir de Amarok çalsın :-D). Yukarıda anlattıklarımı 
bizzat kendiniz görürsünüz).
Tüm bu özelliklerinden dolayı elektronik firmaları, gerek kendi çalıştıkları 
sistemler olsun, gerekse ürettikleri sistemler olsun, Unix'i işletim sistemi 
repertuvarlarına katma ihtiyacı duydular. Unix, ticari amaçla 
geliştirilmemişti. Açık kaynak kodlu ve tamamen ücretsizdi. Bu yüzden 
firmalar kendi sistemleri için geliştirme fırsatı bulmuş oldular. Bunu da 
hızla gerçekleştirip, Unix'i kendi sistemleri ile en iyi çalışacak şekilde 
geliştirdiler. Bu geliştirilmiş Unix türevlerine "dağıtım" adı verildi. 
Bazıları:
IBM - AIX
DEC - ULTRIX
HP - HPUX
SIEMENS - SINIX 
Bu dağıtımları ve bu işletim sistemi altında çalışacak olan yazılımları 
ücretsiz sağlayarak, sadece teknik danışmanlık ve hizmet karşılığında ücret 
talep ettiler. İşletim sistemi maliyeti olmayınca, bilgisayar sistemlerinin 
fiyatları da aşağı inmiş oluyordu. Bu dağıtımları en iyi hale getirmek için 
kaynak ayırıp, ekipler oluşturdular. 
Bu dağıtım geliştiricilerinden biri de Prof. Andrew Tanenbaum idi. 8086 tip 
bilgisayarlar için, basit bir Unix dağıtımı tasarlamış ve adına da MINIX 
demişti. Öğrencilerine bu işletim sistemi üzerinde dersler veriyordu ve teknik 
konuları tartıştıkları bir haber grupları vardı. 25 Ağustos 1991 günü bu 
gruba Linus Torvalds adlı bir öğrenciden bir mesaj geldi. Torvalds, mesajda 
386 ve 486 PC'ler için küçük bir işletim sistemi tasarımının artık sonuna 
yaklaştığını belirtiyordu. C derleyicisi ve "bash" kabuk kodunu yeni ortama 
eklemeyi başarmıştı. Mütevazi mesajda, bunun gelişmiş işletim sistemi 
olmadığı; sadece bilgisayarı açmayı amaçladığı pek çok modern sistem 
desteklerinin ise büyük ihtimal hiçbir zaman geliştirilemeyeceği 
belirtiliyordu. Torvalds, kendi adından esinlenerek LINUX adını verdiği bu 
işletim sistemini Eylül 1991 tarihinde internete koydu. Bu hareket, sonucuna 
kendisinin bile şaşırdığı, zincirleme bir hareket başlattı. Kısa bir sürede 
pek çok kişiden o kadar fazla geliştirme ve düzeltme geldi ki, Linux'un 
sonraki versiyonu, ilkinden 1 ay sonra internetteki yerini aldı. Linux, hızla 
ve kolektif olarak geliştiriliyordu. Adı sanı bilinmeyen yazılımcılar, 
Linux'u geliştirmek için, hiçbir beklenti ve talimat olmadan çabalıyorlardı. 
Birileri VGA desteği eklemek için uğraşırken, başkaları ses desteği ya da 
sürücü desteği için çabalıyorlardı.  Neredeyse ayda bir yeni sürüm çıkıyordu.
Linux, MIT'den Richard Stallman'ın dikkatini çekti. Stallman, 1983 
yılında "özgür yazılım" anlayışı etrafında GNU adını verdiği bir vakıf 
çalışması başlatmıştı. Amacı, bilgisayar ve özgür yazılım çalışmalarını bir 
araya getirerek, sonuçlarını açıklamak ve diğer geliştiriciler için kaynak 
sağlamak amacını güdüyordu. GNU kapsamında pek çok sistem bir araya 
getirilmişti, ancak bu sistemler sağlam bir çekirdeğe sahip değillerdi. İşte 
Linux, Stallman'a, bu noktada tam da ihtiyacı olan şeyi sunuyordu. Stallman, 
Linux'u GNU projesine dahil etti ve bugün bizim Pardus adlı Ulusal 
Dağıtım'ını kullandığımız GNU/Linux işletim sistemi ortaya çıkmış oldu.
Kişiler, kurumlar veya firmalar, aynen Unix'te olduğu gibi, Linux'u da kendi 
ve kullanıcı ihtiyaçlarına en iyi şekilde cevap verebilecek duruma getirme 
çabalarına girişerek "dağıtım"ları oluşturdular. (Suse, Mandriva, Mandrake, 
RedHat, Ubuntu, Pardus gibi.) Sizin de söylediğiniz gibi Linux dağıtımları 
temelde aynıdır. Birini kullanabiliyorsanız, biraz çabayla diğerlerini de 
kullanabilirsiniz. Önemsiz farkları vardır. Mesela kullandığım Mandrake, 
Mandriva ve Pardus dağıtımları içinde kurulumda en kolayı Pardus geldi. 
Mandriva'nın çalışan cd'si en problemsiz olanı. Kurulumda en çok seçenek 
sunan dağıtım ise RedHat(miş). 
Kolay gelsin.
On Sunday 12 October 2008 02:54:48 beytullah ertem wrote:
> ubuntuyu c:de windowsun uzerine mi kurdunuz? yoksa c:de ayri bir disk
> bolumleme mi yaptiniz? Ubuntuyla pardusu karsilastirdiginiz zaman nasil?
> bir de linux turevleri temelde yani degil mi? yani suse, mandrake, pardus,
> ubuntu....neden bir tanesi kullanilmamis da farkli isimlerde turevler
> olusturulmus? aydinlatirsaniz mutesekkur olurum....



Pardus-kullanicilari mesaj listesiyle ilgili daha fazla bilgi