[Gelistirici] jira tartışması

Doruk Fisek dfisek at fisek.com.tr
8 Tem 2010 Per 22:35:45 EEST


Merhaba,

Thu, 8 Jul 2010 16:49:00 +0300, Koray Löker <loker at pardus.org.tr> :

> Aynı anda bir sunucumuza Redmine kurarak isteyen geliştiricilere
> gerekli yetkileri içeren hesapları da açacağız. Böylece "Haydi özgür
> proje yönetim aracımız, ihtiyaçlarımızı karşılayacak hale gelsin"
> diyen herkes fiilen çalışmaya başlayabilecek. 
...
> Şunu hatırlatmak gerekir ki, Redmine'ın temel dili olan Ruby'ye bu
> projeye liderlik yapacak yeterlikte hakim olan bir geliştirici UEKAE
> çatısı altında yok. En baştan Redmine'ın çok popüler olamamasının
> nedenlerinden biri de bu... Dolayısıyla gönüllü katkıcıların varlığı
> her zamankinden kritik. Güzel haber, bunu dengelemek için proje
> bütçesinden cüzi bir dilim ayırmak mümkün olabilecek.
Açıkçası bu konuda ilk görüş belirttiğimden beri topu bu şekilde "taca"
atmamanızı diliyordum. Ne yazık ki bu yazılanların samimiyetine
inanmıyorum. Belki benim hatamdır ama çok değer verdiğim bir insanın
kaleminden çıktığı zaman bile böyle düşünebiliyorsam, belki de değildir.

Basitçe "o kadar kişi aksi görüş belirtti ama biz yine de hayır diyoruz"
demek çok daha dürüst bir davranış olurdu.

Gürer'in de belirttiği gibi "tam zamanlı çalışan" ile gönüllü
geliştirici arasında dünya kadar fark var. O kadar tam zamanlı çalışanı
olan bir geliştirici ekibinin "konuya hakim değiliz" diyerek cesaret
edip giremediği bir işi, çok daha az iş gücü ve deneyim/birikim sahibi
bir topluluğa "madem istiyorsunuz, siz yapın" demek, o kadar emek
verip (kod emeği değil ama ne yapalım) görüş belirten insanlarla dalga
geçmek demek. Hani işin başına bari tam zamanlı çalışanlardan bir
kişiyi, göstermelik de olsa, iliştirseydiniz de daha inandırıcı
olsaydı. Çalınan yarım parmak balla mutlu olanlar olacaktır, ben
onlardan olamadım.

Necdet Hocam, Eylül gelsin biz birkaç kişi Çanakkale'den uğraşırız
demiş. 64 bit gibi yoktan var etmesi ve zorla kendini ciddiye aldırmaya
çalışmasıyla elbette yeni bir başarı öyküsü yazabilirler. Kendilerinden
kaynaklı olmayan biçimde 64 bit nasıl hala bir ürün olarak çıkamadıysa,
umarım bu çalışma da aynı akibete uğramaz.

Pardus'un ilk zamanlarından beri öyle ya da böyle gönüllü olarak
içindeyim. Gelistirici listesinin açıldığı Ocak 2006'dan beri yazdığım
bu 1428. mesaj gözüküyor e-posta programıma göre (öncesi ve farklı
listenin farklı formları dahil değil).

Birçok konuda bugüne kadar fikir belirttim. Birçok konuda fikir
ayrılığına düştüm. Konuların ve yaklaşımların önemine göre değişen
dozlarda eleştirdim, eleştirildim. Hatta yer yer hızını alamayanların
saygısızlık noktasına getirdiği zamanlar da oldu. Alınan kararlar her
zaman benim görüş belirttiğim yönde olmadı. Azımsanmayacak kere,
reddedilen görüşlerimin geçen yıllar ve değişen çalışanlar sonucunda
kabul edildiği de oldu (züğürt tesellisi). Tüm bu süreçlerin hiçbirini
kişisel olarak algılamayıp, olaylar ve çalışmalar üzerinden yılmadan
görüşlerimi belirtmeye devam ettim. Önemli olanın, el birliğiyle özgür
yazılım üretmek olduğunu düşündüm; gelecekte yapabileceğim katkılara
odaklandım.

Belki tek içime sindiremediğim zamanlar, görüşlerime "sen daha konuş,
biz sana rağmen neler yaptık" denildiği zamanlardı. Erkan Tekman
defalarca yaptığı bu davranışı, bugün Gürer'e karşı tekrar ortaya
koydu. Çalışmalara ve elde edilen başarılara yapılan katkıların bir
kalemde silinmeye, hiçe sayılmaya çalışıldığı bu davranış; gönüllü
olunsun ya da olmasın hiç kimseye yapılmaması gereken, verilen emeğe
büyük bir saygısızlık içeren bir yaklaşım.

Beni "Pardus geliştiricisi" sıfatımdan dolayı eleştiren birçok
meslektaşım oldu. "Pardus şöyle şöyle yapıyor/yaptı/yapacak, sen nasıl
bunun parçasısın" diyenlere; topluluklarda görüş ayrılıklarının
olmasının normal olduğunu, her kararda hemfikir olunamayacağını, beraber
çalışmanın ortak oluşturulan görüşlere saygı duyulmasıyla
olabileceğini, Pardus'un birçok projeden daha özgürlükçü, demokratik ve
şeffaf bir yapısı olduğunu, çalışan / gönüllü geliştirici arasında
denge kurmanın zorluklarını dilim döndüğünce anlattım. Parçası olmaktan
gurur duyduğum o topluluktaki bireylerin hemen hepsi, fikirlerini
açıkça, çekinmeden, kıyasıya anlatır ve savunurdu. Ben de göğsümü gere
gere, evet proje kamuda ama onlar bildiğiniz kamu çalışanlarından
değil, birer özgür yazılımcı ve toplulukla beraber çalışıyorlar derdim.

Son günlerde yazılanlar, benim bir parçası olabileceğini düşündüğüm
günlerden bugüne geliştirici topluluğunun ne kadar farklı bir yapıya
dönüştüğünü açıkça gösteriyor.

Görünen o ki, artık bugünkü Pardus geliştirici topluluğunun başını çeken
insanlar "özgürlük için" değil, pratik nedenlerle özgür yazılım
üretiyorlar. Özgür yazılımın, pratikliği ön plana koyan insanları
da çekebilecek kadar güçlü olması sevindirici gerçekten.

Tartışmaya katılıp görüşlerini belirten bir avuç "maaşlı"
geliştiriciyi, özgürlüğün bedeli konusunda aynı fikirde olmasak da,
takdir ediyorum. En azından konuşup düşüncelerini belirtip arkasında
durdular.

Sessiz kalanlar içinse aynısını söyleyemeyeceğim. Sessiz kalarak
Pardus'un geliştirilmesinde özgür olmayan yazılım kullanılması kararına
ve bugün gelinen noktaya destek oldunuz. "Yeterince bekleyince, her
sorun çözülür" diye düşündüyseniz; elbette her sorun bir şekilde
çözülür, önemli olan nasıl çözüleceği. İşte bugün o çözüm noktasındayız
ve bugünkü sonuca "bekleyerek" ve "sessiz kalarak" katkı vermiş oldunuz.

"Aman sesimi çıkarmayayım, başıma iş kalır", "Aman karşı çıkmayayım, iş
hayatımda problem çıkar" diye düşündüyseniz, bunun Türkiye'de bir
tanımı var: "Memur zihniyeti". Tebrikler, tam teşekküllü birer memur
oldunuz. O zaman UEKAE'nin Pardus Projesi, toplulukla beraber
geliştirilen bir özgür yazılım projesi olmaktan çıkıp, alelade bir
işyerine dönüşmüş demektir.

Pardus'un daha birçok başarıya imza atacağına eminim. Maaşlı sayıları
her geçen gün artan kişiler arasından mutlaka bir avuç çok çalışkan, iyi
niyetli, en kötü olasılıkla bir süreliğine günü kurtaracak insanlar
çıkacaktır. Hiçbir zaman hak ettikleri saygıyı ve takdiri görmeseler
de, UEKAE'ye hiç bulaşmadan, uzaktan katkı verecek de birçok
insan/kurum olacaktır.

Bir topluluk içindeki insanlardan oluşur. Bugünkü noktada, artık bu
geliştirici topluluğu benim parçası olmaktan gurur duyduğum değil,
utandığım bir kitle haline dönüşmüş durumda.

Kendimi katladım, katladım, katladım ve bitti artık, katlayacak bir yer
kalmadı (o kadar zayıflamayacaktım). En temel özgür yazılım
felsefelerine ters bir davranışın hararetle savunularak hayata geçmesi,
"her kararda hemfikir olmayabiliriz" ya da "ben kullanmayarak tepkimi
ortaya koyuyorum" diyerek hazmedemeyeceğim kadar kabul edilemez, temel
bir yanlış. Sindirmenin de bir namusu var.

Aradan geçen senelere, değişen çalışanlara ve mantalitelere karşın,
inatla projede ayakta durmaya devam eden Onur'dan da özür diliyorum.
Çoğu zaman onun emeklerine destek olma isteğim bana güç vermişti. Ancak
üzgünüm dostum, buraya kadar dayanabildim.

Benden bu kadar.

                   Doruk

--
FISEK ENSTITUSU - http://www.fisek.com.tr



Gelistirici mesaj listesiyle ilgili daha fazla bilgi