![]()
From: Mustafa Akgul (akgul@Bilkent.EDU.TR)
Date: Thu 11 Dec 2003 - 10:28:38 EST
Merhabalar,
bugun inet-tr aclsiidan yaptigim konusma ekte.
Saygilarimla
Mustafa Akgul
-- Attached file included as plaintext by Ecartis --
-- Desc: acilis03.txt
Inet-tr'03 Acılış Konuşması
Sayın Konuklar, sayın basın mensupları, değerli katılımcılar, ve
netdaşlarım; Dokuzuncu Türkiye'de Internet Konferansı'na hoşgeldiniz.
Bu konferans dizisi 1995’te yurt dışı bağlantının 64K olduğu günlerde,
internetle ilgili tüm kesimleri bir araya getirmek ve sorunlara
beraberce çözüm aramak fikriyle başladı. Türkiye İnternet camiasının
buluşma noktası, ortak akıl arama platformu olma çabası ve hedefi devam
ediyor. Bunun yanında bilgi ve tecrübe paylaşımı, öğrenme ortamı,
tanışma ve kaynaşma ortamı olmanın yanında; Türkiye İnternetinin
gelişmesine ivme verecek fikirlerin üretildiği ortam olmak ve ülkenin
gündemine bu konuları taşımak istiyoruz.
Üniversitelerde başlıyan ve artık Askeri Müzede yaptığımız bu
konferansı tüm bilişim ve internet sektörünün, STK’ların, özel sektörün,
üniversitelerin ortak olduğu, internet ve telekom sektörünün nabzını
tutmaya çalışan bir modeli hayata geçirmeye çalışıyoruz. Henüz, bunda
yeteri kadar başarılı olamadığımız ortada.
Bugünden itibaren üç gün sürecek olan inet-tr'03 de 6 paralel salonda
toplam 74 oturum var. 81 bildiri, 14 teknoloji sunumu, 20 eğitim
semineri, 13 panel/çalışma grubu ve 4 davetli oturum var.
Başta sponsorlarımız Akbank, Alcatel, Eser Telekom, İntel, Sabancı
Telekom, Sun Microsystems, Superonline ve Şekerbank; destekleyen
firmalar Cybersoft, HP, Microsoft, ve Nortel Networks 'e, hizmet
sponsorlarımız Pro-G, Techology Channel, turk.internet.com ve Bilkom'a,
ve destek veren STK'lara LKD, Telkoder, TürkMiA, TBD, TID, TIEV,
Yürütme Kurulu olarak teşekkürlerimizi iletiriz.
*Bizler, bu konferansı düzenleyen kişiler olarak İnternet'i nasıl
algılıyoruz? *
Bizler, İnternet'i insanlığı bilgi toplumuna taşıyacak devrimsel bir
gelişmenin temsilcisi olarak algılıyoruz. Bilim, teknoloji, ar-ge,
entellektüel emek ve yaratıcı bireyin öne çıktığı bu değişim sanayi
devriminden daha önemlidir. Ve yaşamın tüm boyutlarını köklü olarak
değiştirmektedir. Ekonominin yapısı, ülkenin rekabet gücü, insan gücü
gereksinimi profili, mesleklerin yapısı üzerinde köklü değişikliklerin
başladığını düşünüyoruz. Bilgi, bilim ve teknoloji birer üretim faktörü
olarak yerini almış bulunmaktır.
Bizler, İnternet'i Türk toplumunu Bilgi Toplumu’na taşıyacak bir
katalizör, bir taşıyıcı, fırsat yaratıcısı olarak görüyoruz. Bu toplumun
matbaa ve sanayi devrimini kaçırdığı gibi İnternet'in temsil ettiği
devrimi kaçırmaması için var gücümüzle bu toplumu uyarmak, ikna etmek,
harekete geçirmek için çırpınmamız bizim bunu bir yurttaşlık ödevi, bir
aydın sorumluğu ve öğretim üyeliğinin görev tanımı içinde
algılamamızdandır. Biz İnternet'i, bu toplumu birleştirecek, demokrasiyi
güçlendirecek, siyaseti geniş kitlelere yayacak, toplumun yeniden
yapılanması ve dünya ile bütünleşmesinde önemli rol oynayacak bir ortam
ve mekanizmalar topluluğu olarak görüyoruz.
İnternet ve bilişim sadece kendi başına, kendi sektörü için değil, diğer
tüm sektörler, tüm kesimler ve yaşamın tüm boyutları için hayati
önemdedir. Dünya ile rekabet etmek, demokrasisini geliştirmek isteyen
bir Türkiye'nin İnternet'de geri kalmak gibi bir lüksü olmadığını
düşünüyoruz.
*Dünya ne durumda, nereye gidiyor? Türkiye Ne Durumda? *
İnternet ve bilişim teknolojilerinin stratejik önemini kavramış ülkeler;
bir seferberlik ruhuyla, ulusal politikalar, örgütlenme ve eylem
planları ile ülkelerini bu teknolojilerle donatıp ekonomilerine rekabet
yeteneği kazandırmanın mekanizmalarını kurmaktadır. İnternet, gelişmiş
ülkelerde yaşamın önemli bir parçası haline gelmiş; ekonomi, yönetim,
eğitim, sağlık gibi alanlarda çok boyutlu bilişim teknolojilerine
kaymış; bunun sonucunda verimlilikte önemli artışlar gözlenmiştir. Bu
teknolojilerin stratejik önemini kavrayan ve ona uygun davranan
ülkeler, İsrail, İrlanda, Hindistan ve Çin önemli sıçramalar yapmıştır,
yapmak üzeredir.
Avrupa Birliği bu devrimsel değişime tüm Avrupa'yı hazırlama, Avrupa'yı
en dinamik ve rekabetci ekonomi yapma ve İnternet kullanımında ABD’yi
yakalamak amacıyla E-Avrupa girişimini başlatmıştır. Ana sloganı "her
bireyi, evi, okulu, işyerini ve devlet dairesini İnternet'e taşımak"
olan E-Avrupa girişimi, E-avrupa+ ile aday ülkeleri kapsam içine almış
ve 2005 hedefi için uyarlanmıştır. Bu bağlamda E-Türkiye kavramını bu
devrimsel gelişmenin ışığında Türkiye'nin yeniden yapılanması olarak,
e-devleti ise, devletin yeniden yapılanması olarak tanımlamak istiyorum.
*Türkiye rotasını henüz değiştiremedi !*
Türkiye İnterneti 10. yılını Nisan 2003'de tamamladı. Geçen on yıla
bakınca, işin önemini kavramamış, stratejisi olmayan,
politikalarını belirliyememiş, mekanizmalarını kuramamış, eylem
planı yapamamış, siyasal sahibi bulunmayan, sorunları kangrene
dönüşmek üzere olan, ama tüm bunlara rağmen sıçrama hayalleri olan
bir ülke görüyoruz. Türkiye İnterneti eşit olmayan bir şekilde,
kafası gözü yarılarak büyüyor. Kamuda ve özel sektörde yer yer başarılı
örneklerin olması bu açı gerçeği değiştirmiyor. Türkiye İnterneti zaman
zaman sıçrama çabalarına girmiş olsa da bunlar ya küçük hesaplar veya
ilgisizlik nedeniyle kısa sürede tıkanmış; ya da rafları süsleyen
raporlara dönüşmüştür: TUENA, Bilişim Şurası, ETKK, KamuNet, İnternet
Kurulu bunlardan ilk anda akla gelen birkaçıdır. Telekom sektörünün
rekabete açılması gereği uzun süre farkedilememiş, sadece TT’nin
satışından gelecek paraya odaklanılmıştır. Özelleştirme sürecindeki Türk
Telekomun, modern, verimli, rekabetci bir işletmeye dönüştürülmesi
gerektiği sadece siyasal çevrelerde değil, entellektüel çevrelerde ve
İnternet sektöründe de anlaşılamıştır. Telekomunikasyon Kurumu çok geç
kurulmuş, TK, Rekabet Kurumu ve Ulaştırma Bakanlığı arasında bir
uyumluluk sağlanamamıştır. Türk Telekom, rekabete hazır bir işletme
olma yolunda maalesef, çok az adım atabilmiştir. Parekendecisiyle
rekabet eden toptancı görüntüsünü pek benimsemiş, kolayca rekabete
açılabilecek alanlarda direnmiş, elindeki hakim durumu rakiplerini
pazardan silmek için kullanmaktan çekinmemiştir. Kablo ve xDSL’de
pazarı rekabete açmamak için direnmiştir. DSL’de 1998’de 3.000 portluk
bir yatırım yapan TT, ancak 2003’un son aylarında 60.000 portluk bir
yatırımı gerçekleştirmiştir. Ülkemiz, uzun süre çevirmeli erişime
odaklanmış, kurumsal bağlantılar hep pahalı kalmıştır. xDSL ve kabloda
da fiyatlar göreceli olarak düşmüş, ama çok düşük kapasitede kullanılan
fiber hatlar hep yüksek fiyatta kalmıştır. Özetle, telekom sektörü
rekabet eksikliğini, yüksek fiyatlar ve ürün eksikliği ile yaşamıştır.
Bu sürecin sonucunda TT’nin rekabete hazır bir şirket haline
geldiginin işaretlerini pek göremiyoruz.
Heyecanla 1 Ocak 2004’ü bekliyoruz. TK’nin üzerine düşen görevi
titizlikle yaptığını düşünmek istiyoruz. Rekabet Kurumu'nun da hızlı,
hakkaniyet içinde çalışan bir kurum olarak çalışacagını umuyoruz. Kısa
bir şaşkınlık dönemi sonrasında hızla büyüyen, ürün çeşitliliği ve fiyat
uygunlugu bakımından zengin bir yapı hayal etmek istiyoruz.
Altyapının ucuz, güvenilir, yaygın olması İnternet'in büyümesi için
olmazsa olmaz koşulların başında gelmektedir. Ucuz ve güvenilir altyapı,
yapılması gerekenlerin başında gelmektedir, Altyapıya ilişkin olarak,
evrensel hizmet kavramına ve kamunun her yurttaşa İnternet erişimi
sağlaması gerektigini, bunun yol, su, elektrik, okuma yazma gibi
temel bir gereksinim ve dolayısıyla hak olması gerektiginin altını
çizmek isterim. Yeni yapılan bazı anayasalarda İnternet erişimi temel
bir yurttaşlık hakkı olarak yer almaktadır.
Kanımca en önemli eksikliğimiz, içinde özel sektör, STK’lar ve
üniversitelerin doğal bir parça olduğu birbiriyle örtüşen, politika
belirleme, koordinasyon, denetleme, teşvik fonksiyonları olan katılımcı
ve saydam mekanizmalardır. Sürekli çalışan, sekreteryası olan, uzman
çekirdek kadro barındıran, bürokratik anlayışların dışında, mütevazı
para harcayabilen mekanizmalar. Kamuoyu denetimi, ve katılımına yönelik
periyodik hesap verme ve bilgilendirme toplantıları ve raporlarının
olmayışı önemli eksikliklerimizdendir.
Ülkemiz, para ve emek harcamadan doğru politikaları ve eylemleri
belirleme ve bunları hayata geçirme hayallerinden vazgeçmelidir.
Ülkemiz, internet konusunda, bildiğim kadarıyla, hiçbir ölçme,
değerlendirme, politika geliştirme konusunda sistematik para harcamıyor.
Pilot proje geliştirme ve deney yapma kavramlarına yabancıyız. “Tek
tuş” ya da anahtar teslim anlayışından bir türlü kurtulamıyoruz.
İnsan gücü yetiştirme konusunda da önemli açık söz konusudur. Bu konuda
dişe dokunur bir projemizin oldugunu söylemek mümkün değildir. Bazı
firmaların ve üniversitelerin yeni başlattıkları programları sevinçle
karşılamakla birlikte; yapılması gerekenlere oranla bir kaç ölçek küçük
geldiğini belirtmek zorundayım.
İnternet, kimsenin hayal etmediği, ve çözümü kolay olmayan çok yeni
sorunları da çıkardı. Bunlar, internet üzerinden işlenen suçlar, SPAM,
İnternet yayıncılığının sorunları, mahremiyet ihlali, kimlik tespitin
zorluğu, çok ulusluluk ve teknolojinin kaygan zeminde oluşunun yarattığı
problemler gibi. Bu sorunların çözümü sektörün ya özdenetimi ya da kamu
ile ortak denetimindedir (self regulation ve co-regulation). Türkiye
İnternet sektörü bu konuda yeterli adımları atamadı. RTÜK benzeri,
saldırılara karşı, İnternet sektörünün daha atik davranarak bu tür
mekanizmları kurması gerekir.
*E-devlet bir felsefe değişikliği demektir.*
* *Ülkemizde bazı kavramlar birden bire gündeme oturuverir. Sevinmek mi
yoksa üzülmek mi gerektiğini bilemiyorum. Yeterli emek ve zaman
harcamadan kazanılan başarılar insanı yanıltabilir. Yüksek Seçim
Kurulu'nun İnternet'de olmadığını farketmeden e-seçim, e-refarandum
hayalleri kurabiliriz. Ögretmenleri bilgisayar okur-yazarı yapmadan,
geniş çaplı uzaktan egitim hayalleri kurabiliriz. E-devlet, e-dönüşüm,
e-Türkiye kavramları üzerinde tartışmadığımız, çerçevesini
çizemediğimiz kavramlar. Bunların çercevesini çizen, tanımlayan ortak
sahip çıktıgımız bir dökümanımız yok. Bunları kavramsal proje olarak
düşünmek istiyorum. Ve asıl hedefin e-Türkiye olduğunu ve bunun tek
başına kamuya bırakılamıyacağının altını çizmek istiyorum. E-devlet,
şayet iyi planlanırsa e-Türkiye’nin motor gücü olabilir. E-devleti,
devletin en başta işaret etmeye çalıştığım değişiminin ışığında, yeni
bir felsefe ile yeniden yapılanması olarak tanımlıyoruz. Bu felsefenin
özünde yönetişim ilkesinin yattığını, tüm süreçlerin zaman içinde
öğrenme ve geri besleme mekanizmalarının yol gösteriminde yeniden
tanımlanması olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda, e-dönüşümün
koordinasyon görevinin 5 kişilik Bilgi Toplumu Dairesi'ne verilmesinin
problemin yalnızca makro düzeyde yatırım koordinasyonu olarak
algılanmasının bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Bilgi Toplumu
Dairesi'nce hazırlanan acil eylem planı 6 ay sonra bir genelge ile
onaylandı. Genelge 3 bakandan oluşan bir icra kurulu ve onun
toplantılarına katılan kamu, özel sektör ve STK temsilcilerinden
oluşuyor. Genelgeyi olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. Ama, DPT’nin
ve 5 kişilik bir kadronun bu kadar kapsamlı bir yükü kaldırma şansı
olmadığını belirtmek zorundayız. Bu yapılanmanın, e-Türkiye/e-devlet
için en az müsteşarlık düzeyinde olması, tek işinin bu olması, para
harcayabilmesi ve kısa süreli uzman çalıştırabilmesi gerekir. İcra
yetenegi olması da gerekir. Çalışma ilkelerinin daha saydam ve
katılımcı olması, kamuoyuna ve yurttaşlara çok daha açık olması
gerekir. Belki de en önemlisi işin siyasal sorumlusun en önemli işinin
e-Türkiye olmasıdır.
*İnternet sektörüne düşen görev nedir ?*
Kendi dışımızdakileri eleştirmek kolaydır. Peki bizler, internet ve
telekom sektörünün sivil toplum örgütleri, İnternet'in önemine inanmış
yurttaşlar, İnternet gönüllüleri olarak ne yapmalıyız ? Kanımca,
birbirimizi anlamaya, ortak akıl ve eylem birliği geliştirmek için daha
fazla çaba harcamalıyız. Topluma önderlik etmek, doğruları söylemek,
yazmak, konuşmak, pilot projeler üretmek, kapmanyalar yapmak, basınla
birlikte ülkenin gündemine bunları koymaya daha fazla çaba harcamalıyız.
Politikacıları ikna etmeye, zorlamaya, doğru mekanizmaları kurmaya
çaba harcamalıyız.
Bu söylediklerimden çok kötümser olduğum kanısına kapılmış
olabilirsiniz. İnsana, insan aklına, bilim ve demokrasiye olan inacım ve
sevgim, benin iflah olmaz bir iyimser olmamı sağlıyor. Ben bu macereya
her sabah yeniden başlıyorum. Şubat’ta Trabzon’da Akademik Bilişim'de,
Nisan'da İnternet Haftası'nda Türkiye'nin bir çok yerinde, Mayıs'ta
Bilişim Şurası'nda olacağım. Bu arada İnternet Kurulu, INETD ve
LKD’nin işlerine koşturmaya çalışacagım.
Ben İnternet'i sanayi devriminden daha önemli bir gelişmenin sembolü
olarak görüyorum. İnternet ve temsil ettiklerinin bu ülke için çok güzel
şeyler sunduğunu düşünüyorum. Bu çorbada benimde bir tutam tuzum
olmasından mutluyum.
*Gelin ele ele verelim, ülkemizi İnternet'e, e-Türkiye’ye birlikte
taşıyalım.*
* *
inet-tr'03 Yürütme Kurulu adına Mustafa Akgül
akgul@bilkent.edu.tr <mailto:akgul@bilkent.edu.tr>
linux-sohbet listesinden cikmak ve tum listeci islemleri icin
http://liste.linux.org.tr/ adresini kullanabilirisniz.
Bu listeden cikmak icin <a href="mailto:linux-sohbet-request@liste.linux.org.tr?Subject=unsubscribe">tiklayiniz</a>
![]()