Re: [Linux] Microsoft,Linux'a göz kırptı

---------

New Message Reply About this list Date view Thread view Subject view Author view Attachment view

From: Bora Güngören (bora@boragungoren.com)
Date: Mon 08 May 2006 - 05:43:20 GMT


Merhaba,

Çok sayıda soru vardı, yanıtlamak ancak bugüne kaldı... Biraz geriden
gidiyorsak affola.

Ozgur Karatas wrote On 28-04-2006 22:54:
> Benim merak ettigim husus,
> "ben sana verdigin paranin karsiligini verecegim" diyebilecek mi -ki
> diyelim dedi- sonrasinda "ben senin sunucularina %90 guvenlik garantisi
> veriyorum" diyebilecek mi? Yoksa tamamen sana virtual disk alani sunuyorum
> ama para ile dedikten sonra yine cok komik bir pazar mi kurmak istiyor
> Bill? Cunku vmware diyen bir teknoloji var ve herkes biliyor bilmeyen de
> bu mail ile haberdar olmustur.
Microsoft yada başka her firma zaten bunu söyler. Buradaki önemli kavram
"hizmet kalitesi" (quality of service) kavramıdır. Her ürün ve hizmet
fiyatı ve temel becerileri dışında belli bir kalite seviyesi ile
pazarlanır. Eğer sizin müşteriniz "benim için %30 güvenlik garantisi
yeter" diyorsa o zaman ona %31 garanti vermek bile israftır, gereksiz
kalitedir. Çünkü müşteri istemediği kalitenin parasını ödemeye mecbur
bırakılamaz.

Üstelik bu şekilde sürekli kalite yükseltmek (firma açısından) kazançlı
değildir. Rekabeti kaliteye yüklerseniz (serbest piyasalarda) eninde
sonunda sıfır kar marjına mahkum olursunuz. İşletim sistemi pazarı
iktisadi olarak bir serbest piyasa değildir; tek rekabet de kalite
üzerinden yapılmamaktadır. Ancak her koşulda rekabeti sadece kalite
üzerinden yapmak asla pazar payı kazandırmaz.

Linux'un ve özgür yazılımın daha kaliteli ürünlerini "sadece daha
kaliteli" diye anlatırsak pazar payı elde etmez. Sadece "adamlar yapmış
be" dedirtir.

> Linux bir makine uzerinde vmware kurduktan
> sonra destekledigi kadar sanal makine kurabiliyorsunuz ve !asla! para
> odemiyorsunuz. Ayrica guvenlik sorunlariniz icin buyuk bir linux community
> (veya gentoo ya da debian) sizi bekliyor yardim etmek icin..
Ben Vmware'in lisans ücretlerini en son gördüğümde pek de ücretsiz
değildi. Acaba aynı Vmware'den mi bahsediyoruz? :-)

Ayrıca Hypervisor ile bahsedilen teknoloji ile şu andaki Vmware başka
şeyler. Vmware bir işletim sistemi üzerine kurulur ve ikinci bir işletim
sistemini misafir eder. Hypervisor ise hiç bir işletim sistemi üzerine
kurulmaz. Doğrudan tüm işletim sistemlerini misafir eder.

> Windows bu
> konuya nasil bir cozum getirecek? Hadi butun bunlari gectim benim
> kafamdaki windows kapali kod yapisini ve birde kapattigi kodun
> berbatligini ne ile ortecek? Kurumsal bir pazarda bunu yapabilir.
Adamlar belli nitelikteki ürünü 20 yıldır satarak lider kalmışlar. Demek
ki bunu yapmayı biliyorlar. Nasıl yaptıkları da onların ticari sırrı
zaten. Biz bunu kısmen açıklayabiliyoruz.

> Bende 10
> yildir kurumsal bir kimlikte calisiyorum. Sirketler daha cok sistem
> yoneticilerinin ve network uzmanlarinin idealleri ve kararlari
> dogrultusunda ilerler.
Bu konuya pek katılamam. Kurumsal ortamlarda bilgi işlemler, tam
tersine sadece kurumların gittiği yola yardımcı olan destek
birimleridir. Gerçek kurumlar için koridorların süpürülmesi ve camların
silinmesi işinin ihale edilmesi (outsourcing) ile veri tabanı
sunucularının kurulumu ve bakımının ihale edilmesi arasında fark yoktur.
İkisi de kurumun esas işini yapmasında gerekli ama tek başına esas şart
olmayan hizmetlerdir. Açıkçası bu tür hizmetlerin kurum için "görünmez"
olması gerekir.

Hiç bir kurumun üst yönetimi sürekli olarak "şu teknoloji çıktı bu
teknoloji çıktı" diyen bilgi işlem müdürlerini sevmez. Kendi işine
bakmak yerine pek bir bilgisayar heveslisi olan üst düzey yönetimler ise
bilgi işlemlerden olmadık şeyler ister. Örneğin en yüksek nitelikte J2EE
yazan ve 50 bilgisayar mühendisi istihdam eden bilgi işlemden "ben geçen
TV'de gördüm böyle bir yazılım" diyerek Visual Basic ile yazılmış ve
kurum için pek de anlamlı olmayan çok komik bir yazılım isteyebilir.

Çok nadiren bir kurumun üst düzey yöneticisi bilgi işlemin koruyucusu olur.

İşte bu ortamda bilgi işlem yöneticisi en düşük risk prensibi ile
ilerler. Ancak riski tanımlarken sizin aklınıza gelenden farklı biçimde
ilerler. En düşük risk, sistemin yükleneceği en düşük risk değildir.
Kendi sorumluluklarını azaltacak risktir. Bu da sorumluluğun yazılıdan
çok algılanan sorumluluk olması ile birleşince, "markalı" ürünler
üzerine gidilmesi doğaldır.

İşte burada gereken şey Linux ve belli başlı özgür yazılımların "marka"
olmasıdır. Ancak bu da özgür yazılımın geliştirme prensipleri tarafından
iyi beslenmez. Bir özgür yazılım ürünü markalaşmaya kalkarsa, bakın
neler oluyor. Schumpeter'in yaratıcı yıkım dediği şey aynen burada
oluyor. Linux'u ve özgür yazılımı dinamik kılan şey aynı zamanda onun
kurumsal pazardaki zaaflarından birisi.

> Peki hangi akli basinda sistem yoneticisi windows'a
> "bravo" diyecek ve hangi network uzmani "iste simdi windows guzel bir adim
> atti" diyebilecek, ben bunlari merak ediyorum.
Linux kullananlar da dahil hepsi bunu diyecek. Çünkü hypervisor adımı
gerçekten akılcı ve doğru bir adım. Microsoft bu adımı atmamak için 3
yıl direnmeseydi şu anda Hypervisor kullanıyor olurduk. Aslında açık
kaynak kodlu Xen ve L4 de daha gelişmiş olurdu. Yani tüm Linux
dağıtımları da otomatik olarak Xen yada L4 üzerinden çalışırdı.

> Bu turkiyeye gelgitlerin
> arkasindakileri, kurumsal pazarda linux'la dost gorunumlerine kim kaniyor?
>
Şirketlerin para kazanmak istemesi kadar doğal hiç bir şey yok. :-)
Kimse de onları para kazanmak için çalışıyor diye suçlayamaz. Siz de 50
bin 100 bin kişinin maaşlarını ödeyin sonra da para kazanmak istemeyin
hele. :-)

Büyük oyuncular (IBM, HP, Oracle, Nokia, Sony, vs) için Linux değişik
anlamlar ifade edebilir.

Elinde çok çeşitli donanım mimarileri olan bir firma (örneğin IBM) için
Linux aslında tüm yazılımları için kısmen donanım bağımsız ve oldukça
iyi (- yeni nesil mainframe sistemlerin yapabildiklerine bakıp konuşmak
gerek-) bir ortak altyapı sunma olanağıdır. Bu sayede sistem kurulum
desteğinden tutun yazılımların entegrasyonuna kadar hemen her yerde
verimlilik artışı sağlar.

Disk performansına kritik derecede bağlı bir uygulama üzerine iş kuran
bir firma (Oracle) için kendi isteğine göre düzenlenecek dosya sistemi
yapısı önemli bir avantajdır. Bunu yapmak için bir firma muhatabı (Red
Hat) da bulursa o zaman keyfi yerindedir. Sonra müşterilerini bu sistem
üzerine taşımak için kampanya yapar ki müşterileri "performans" nedeni
ile daha az teknik destek çağrısı açsın, yazılımın bu türde bakım
maliyeti düşsün.

Az önce dediğim gibi sadece "daha iyi, daha hızlı" ürüne odaklı
çalışarak ancak sıfır kar yapar, sonra da iflas edersiniz. Verdiğim iki
örnekte de firmalar sadece lisans maliyetinde değil, esas işlerinde
verimlilik artışı sağlayarak tasarruf ediyorlar.
> Para ile yapilacak is bir urunu tam anlami ile satmak.. Yani bir ayakkabi
> aliyorum ve istedigim gibi kullanirim. Kinetix kalkip bana ayakkabimi
> boyle giy veya ipini sakladik diyemez.
Bunu zaten diyemiyorlar. En azından açık açık diyemiyorlar. Ama
Microsoft'un EULA'ları ve muhtelif yasal metinler en azından oldukça
baskıcı ifadeleri ile bizi, özgür yazılım taraftarlarını kışkırtıyor.
Kışkırtsın da.
> Hangi urunde aciklik aramiyorsaniz
> lutfen siralayin. Eger ben urunu alirim parasini da oderim ipini vermese
> de kurumsal markasina saygi duyarim diyorsaniz saygi duyulur. Fakat ben
> parami veriyorsam hakkimi isterim cunku ben calisirken bana da verilen
> paranin hakkini istiyorlar diyenlerdenseniz isin arkasindaki amerika
> golgesini ve bugune kadar ulkemizin neden geride kaldigini cok iyi
> gorebiliyorsunuzdur.
Komplo teorisi üretmektense daha somut şeyler üzerine tartışalım değil
mi? :-)

> Keske kendini windows'a satan sirketler olmasa da
> turkiye adim adim ilerlese..
>
Ülkemizde kimse kendisini Microsoft'a satıyor diyemeyiz. Daha çok akıntı
yüzünden o limana sığınmak zorunda kalıyorlar.

> Cok acik konustum, dusuncelerimi buyuk bir aciklik ile dile getirdim.
> Elestirileri okumayacagim, cunku elestiri ile dusuncelerim degismiyor.
> Bana yapici ve gercekten mantikli bir sekilde bu gerizekali dusuncelerimi
> degistirebilecek konulardan bahsedin lutfen.. Ve lutfen satirlariniz
> dusuncelerimi degistirsin.
>
Önerim sadece teknik yönden bakmayıp biraz da psikoloji, sosyoloji,
iktisat, işletme yönlerinden bakmak. Çünkü büyük boyutlu yazılım
şirketleri ve en başta Microsoft o yönlerden bakıyorlar.

Ürünleri insanlara sattığımız sürece, yazılımları insanlar kullansın
diye yazdığımız sürece bu işlere de insan tarafından bakmak gerekir. Az
önce saydığım dört temel disiplin de bu yönden bakan bazı disiplinler.
Yani bu firmalar bu yönden bakarken bir şeyleri doğru düşünüyorlar
aslında. Yanlış düşünen biziz.

Eldeki ürünün teknik üstünlüğünün arkasına sığınmak yakışmaz bize.
Kullanıcıya yararlı olmak adına onun önem verdiği, değer verdiği şeyleri
tespit ederek çalışmamız gerekir.

İyi Çalışmalar,

Bora Güngören.

_______________________________________________
Linux mailing list
Linux@liste.linux.org.tr
http://liste.linux.org.tr/mailman/listinfo/linux


New Message Reply About this list Date view Thread view Subject view Author view Attachment view

---------

Bu arsiv hypermail 2.1.2 tarafindan uretilmistir.